kadehimde âlâ, dilimde "kaç kere yemin ettim", tabağımda iki kaşık iç bakla hem de halis ayvalık zeytinyağı ile pişirilmiş.
kırgın birkaç mum alevi, masanın bir ucunda.
rakı kadehime eklediğim buzun, suyun içinde eriyişini ve kadehimi buğulandırmasını izliyorum, dilimde yeni bir şarkı başlarken. aklıma geliyor, senin rakıyı buzlu sevmediğin. işte diyorum, başka bir şeyin uysa da illa uymayan birşeylerin oluyor diyorum kendi kendime, dudağımın kenarında tebessüm belirirken.
gözlerimde, gönlümdeki ağır hüznün buğusu, en son müslüm gürses'le beraber "... dünyada bıraktınnn" diye buzla hafif çatlamış sesimle şarkı söylüyordum.
böyle birşey olsa gerek, güvenmek ve kırılmak... ve bilinmezliğin ağır hüznü.
