7 Mart 2016 Pazartesi

Ordu & Giresun gezi rotası - 1. gün

Kampanya sağolsun. Bir bankacılık işlemi yapmak için internet şubesini açtığımda kampanya notu ile karşılaştım. TEB CEPTETEB internet şubesinde "Ankara Esenboğa ve İstanbul Sabiha Gökçen havaalanından Anadolu Jet ile OrduGiresun havaalanına bir kişi gidiş dönüş 100 TL sabit fiyata bilet kampanyası notu yer alıyordu. Hiç vakit kaybetmeden haftasonu için bilet aldım. Booking'ten de hızlıca otel ayarlayıp haftasonu tatili için hayal kurmaya başladım. Bu arada, Booking sağolsun, gündüz daha yüksek olan fiyat akşamüstü ucuzlamıştı ve burada da güzel bir fırsat olmuş oldu.

Uçak saati ulaşım için kolay olduğundan bu defa özel araç yerine toplu taşıma ile gitmeyi tercih ettik. Kadıköy Çayırbaşı'ndan havaalanına hem Havataş hem İETT otobüsü ulaşımı bulunuyor. Saatler uyuyorsa İETT Ekspres seferini öneririz. Biz Cumartesi sabahı 4,60 TL'ye 45 dakikada havaalanına ulaştık. 

Sabiha Gökçen havaalanından sabah 09:30'ta OrduGiresun havaalanı için uçak seferimiz vardı. 10 dakika gecikme bildirimine rağmen tabiiki daha fazla gecikme ile havalandık. Uçuş yaklaşık 1 saat 15 dakika kadar sürüyor. İndiğimizde sakin ve havalı bir havaalanı ile karşılaştık. Havaş servisleri hemen çıkışta hem Ordu hem Giresun için bekliyorlar. Ordu yönü 8 TL ve Giresun yönü 10 TL ödüyorsunuz.


Biz Ordu'yu tercih ettik ilk gün için. Havaş ile yarım saat içinde otogara ulaşıyorsunuz. Otogar derken öyle şehrin bir ucunda değil. Merkeze yakın bir yerde iniyorsunuz. Yürüme mesafesi ile yaklaşık 5 dakikada Boztepe'ye çıkan teleferiğe ulaşıyorsunuz. Teleferik haftasonu kişi başı gidiş dönüş 7 TL. Kabinler 8 kişilik ama anlamadık neden, herkes tek tek binmeye çalışıyor, yabancılar aynı kabine binmiyor. Kabinlere ilçelerin isimlerini vermişler, bizimkisi ne olacak diye bekledik merakla. Birkaç dakika içinde Ordu manzarasını izleyerek tepeye ulaşılıyor. Bizim gezimiz sırasında hava yağmurlu olduğu için biraz gri ve mistik fotoğraflarımız oldu.



Tepede yürüyüş yapabilir ve manzara izleyerek çay içebilirsiniz. İşletmelerin bazılarından yükselen gereksiz müzik sesi de olmasa, manzaraya karşı on numara beş yıldız keyif yapabilirsiniz. 



Aynı şekilde teleferikle hem manzarayı izleyip hem de kısa zamanda aşağıya inebiliyorsunuz. Aşağı indiğimizde sahil boyu yürüyüş yaptık biraz. Kumsala inme imkanı da olsa daha güzel olacaktı ama bu kadarı bile çok güzeldi. Deniz kenarında kumsalda martılar ve sahile vuran dalgalar hem huzurlu hissettiriyor hem de fotoğraf zevkinizi fazlasıyla tatmin ediyor.


Sahil boyu biraz yürüyüş yaptıktan sonra meşhur pidelerden yemek için çarşıya doğru yöneldik. Caddeye çok yakın yerdr köşedeki Aktaşlar Pide pide için tavsiye edebileceğimiz bir yer, bize de teleferikte bizimle yukarı çıkan Ordu'lu genç öğretmen bayan tavsiye etti. Klasik ince uzun ve üzerine yumurta kırılmış kıymalı pidesi, herşeyden olsun dedikleri geniş pidesi, ayran, yerel Ufuk gazozu, meşhur ballı fındıklı fırın sütlaçı için yaklaşık 40 küsur lira ödedik. Bu arada başlangıç olarak lahana turşusu kavurması, çiğköfte ve zeytin ezmesi ikram ediyorlar, tabaklar dolu dolu ve iki defa getirdiler. Hem yemeğe başlamadan hem yemek üzerinr çaylarımızı da içtik. Çok da nezaketli ve misafirperver hizmet anlayışları var.



Meşhur Fidangör Caddesi'nde dolaştık biraz. Cadde boyunca marka dükkanlar, bol bol kıyafet mağazası ve fındıkçılar yer alıyor. 

Keşif yapmadan dönülmez tabii, ara sokaklarda yürüdük, kaybolmak güzeldir yeni bir şehirde. Taşbaşı Mahallesi'ne doğru yürüyüşe devam ettik. Bir yandan yağan yağmur ıslatsa da üşütmüyor ve yürüyüşümüze keyif de katıyordu. Karşımıza bir fotoğraf sergisi çıktı ama açıkcası içerdekilerden daha çok kapı önünde sigara içen insanlar vardı. 

Dar sokaklar ve eski evler arasından Taşbaşı Kilisesi'ne ulaştık. Kapalıydı, dışardan ziyaret edebildik ancak manzarası olağanüstüydü. 


Kilisenin yanından merdivenle yeniden caddeye inebiliyorsunuz. İnerken yağmur hızlandı ve dolu yağmaya başladı. Gökyüzü ve deniz gümüş rengini aldı. Muhteşem bir görüntü oluştu. Islanma riskini göze alarak ve sırılsıklam olmayı hiç önemsemeden fotoğraf çekmeye başladık.



Öyle çok ıslandıkki otele dönmek tek alternatifti. Otele ulaşmak için çok kısa bir mesafe olmasına rağmen üzerimizde hiç kuru kıyafet kalmadan otele varabildik. 

Fotoğraflarını gördükten sonra limandaki Anemon Otel'i tercih etmiştik. Fotoğraf derken odalar vs değil, manzarası bizi etkiledi. 



Biz deniz manzaralı oda tercih ettik. Booking'in son an fiyat düşürmesi ile 162,50 TL'ye bu güzel manzara ve dalga sesiyle uyuduğumuz bir gece geçirdik. İşletmecilik olarak da iyi bir otel, odalar temiz ve ferah, kahvaltı lezzetli ve bol seçenekli. 

Islanmış ve yorgun olduğumuz için akşam biraz dinlenmeyi tercih ettik. 

Lobide de bilgisayar veya televizyon ile vakit geçirebilir, bardan kahve veya hikayesi anlatılan özel üretim şaraplardan tercih edebilirsiniz, aynı zamanda otel içindeki italyan restoranı menüsü de başarılı duruyordu ve fiyatlar makul seviyedeydi.

Balkon kapımızı açtık ve dalga sesiyle gecemizi tamamladık. 

Yarın ne oldu peki? O da bir sonraki sayfada.



















- [ ]