27 Ocak 2015 Salı

bir zamanlar...

yalındı herşey, sade idi. kolaydı anlaşmak, kavga etmek düşmanlık değildi. fikirler çatışınca tartışma alevlenir, konuşulunca sulh olunur sakinleşilirdi. sohbet edilirdi yüzyüze, telefonlar konuşmak içindi. bir ekran karşısında parmaklar aracılığıyla değildi iletişim. süt mısır vardı, evde yapılan yoğurt bir de sokaklarda yoğurt satan amcalar vardı. gdo yoktu o zaman, uht, pastörize. organik de yoktu, zaten herşey doğaldı. aşık olunurdu o zamanlar, uzaktan uzağa heyecanla çarpardı yürekler. hesap kitap strateji yoktu ilişkide o zamanlar. severdin, söylerdin. o da severse gönüller bir olur, samanlık seyran olurdu. komşuculuk vardı, bir maniniz yoksa akşam oturmaya gelirdik. çekirdekler, çiğdemler yenirdi, mevsimine göre meyveleri soyardı anneler sohbet ederken bir yandan, çay demlenirdi mutfakta ocak üstünde, yaz geldi ise mis gibi limonata olurdu buzdolabında. küçüklere hemen ikram edilirdi büyük büyük bardaklarda. sokakta oynar, toz toprak çamur olurdu üstümüz başımız. dizlerimiz, dirseklerimiz zaten hep yara bere. kabuk tutan yaralar iyileşirdi dizdeki, dirsekteki. kalplerde tutmazdı kabuklar o zaman. sokaktan eve seslenirdik annemize, anneeeee diye, anneler camdan seslenirdi oyuna dalan çocukları eve çağırırdı yemeğe. kimse şikayet etmezdi halinden ve birbirinden. herkes herkesin çocuğuna birşey derdi, komşu çocukları komşu teyzenin torbasını taşımaya yardım ederdi, yaramazlık yapınca komşu teyze kızardı hııı derdi. kimse kimseye alınmazdı, darılmazdı, küsmezdi. küslük yoktu, dedikodu vardı belki ama tatlı tatlı idi, kimsenin kalbi bozuk değil idi, gönül kırmak yoktu. herşey sade idi ve güzeldi o yalın hali ile. o zamanların yalınlığında hayatım hala diyenler, hala gönlü genç, sade, açık olanlar. şanslı büyümemiş insanlar, bu zamanın büyümüş çocukları. :)